30 Haziran 2016 Perşembe

Zita-2



            Zita ile tokalaşıyorum. Elleri yumuşak tokalaşması sert. Tokalaşmak dokunmak demek, çoğu insanın ilk izlenimi için önemli,benim için de öyle.Elimi iyice  kavrayan eller hep daha güvenli sanki.
Onun elleri yumuşak,toklaşması keskin hareketli ve sıkı. Önce biraz sıkıyor sonra biraz daha sıkıyor,bunu bir iki saniye içerisinde yapabiliyor.Sanki sana özel sanki bana özelmiş gibi. Hiç bir zaman bilemeyeceğim. İnsan saniyeleri sadece saydığında aslında ne kadar uzun olduğunu kavrayabiliyor , benim için o an saniyeleri saymaya ihtiyaç kalmıyor.
            Zita ellerini nereye koyacağını bilemeyen kadınlardan. Hani bazıları vardır kolunda imdadına yetişecek çantası yoksa elleri-kolları bağımsız hareket etmeye başlayan ,o da onlardan. Kollarına sarılıyor,hareket etmek isterken duruyor, Zita gergin, kendine söz geçiriyor. Demek ki  kendine söz geçirebiliyor. Neden bu kadar gergin?
       
            Benimle ilgili sadece adımı biliyor,sanki ben onunla ilgili herşeyi biliyorum.
         


29 Haziran 2016 Çarşamba

Zita


Zita henüz 32 sinde bir kadın.Bağışlayın aslında yaşını bilmiyorum,sanki tam da 32. Hala bedeninde çokca gençliğin az da olsa olgunluğun izlerini taşıyor.
İçten bir gülümsemesi var.O gülümsenin görülebilmesi  için diğer insanların dikkatli olmasına ihtiyacı var.
Her gözle aynı seviyede olan  bakışları var.Meydan okuyan gözlerini büyük gözlüklerinin arkasına saklayamıyor,sakladığını sanıyor.
Hem beli belirsiz hem çok net.
Bir vücutta  bu kadar beyazı, bu kadar siyahı görmek şaşırtıyor beni.
Şaşkınlığım alev alıyor.

Uzaktan bakıyorum uzun zamandır ilk defa dikkatimi çeken bir kadına.Bir insan aynı zamanda hem bu kadar uzak hem bu kadar tanıdık nasıl olabilir? diyorum.