29 Kasım 2015 Pazar

NEDEN



            Sanki anlamsızlık,tek düzelik boşluğunun tam ortasındayım. Etrafım bana yaklaşamayan sekiz kollu on bacaklı antenli mukoza tabakasına sarınmış insanlarla çevrili.
            Gözüm hep acil çıkış kapılarının birine taklıyor.Eşiğe geliyorum bazen ama itip açmıyorum.Karanlığın içindeki tek ışık kaynağımı kaybetme korkum belki beni durduran belki de diğer tarafında aynı şekilde karanlık olabilme ihtimali.
             Her geçen zaman önümde ki kapılar teker teker kayboluyor,seçeneklerimi kaybediyorum.
             32 yaşındayım.Hayatın kenarın da yaşıyorum.Başkaları mutlu olunca kendinin de mutlu olacağı kandırmacası kulübünün bir üyesiyim.Farkındayım,farkındalığım arttı hoooop artık öyle biri değilim demeyi,sizinde bu cendereden nasıl çıkacağınızı gösterecek reçeteyi elimde tuttuğumu söylemeyi çok isterdim. Tek söyleyebileceğim maalesef. Senelik ücretini verdiğiniz kulübün üyeliğinden nasıl çıkamıyorsanız ya da yanlışlıkla aldığınız kredi kartınızı nasıl iptal edemiyorsanız bulunduğum yerden çıkmak da aynı şekilde o derece zorlu.
            En azından şunu anladım.İnsanlar kendileri mutlu olmadan ama gerçekten mutlu olmadan başkalarının beklentilerini belirli ölçülerde karşılıyarak.sadece onları mutlu ettiğini zannediyor.Mutsuz olan bir annenin çocuğunun sadece karnını doyurarak onu mutlu ettiğini düşünmesi gibi.
            İnsanın önce kendini düşünmesi bencillik olarak kazınmış benliğime.Annem ve babam çok saftı.Kabul edelim geçmiş zaman insaları daha temizdi.Bende aferin alabilme sürekli takdir edilme edilme yarışının içerisinde bütün aferimlerini kredi kartında bonus biriktirir gibi biriktirdim sonuç koca bir çuval sırtımda yük aferimim var ancak mutlu değilim.Taşımakda, ona göre yaşamakda ayrıca zor.
            İnsan kendini ikna ettiği çizginin dışına kolaylıkla çıkamıyor.
            Emekli olmuş ve hayatını bir hiç uğruna harcadığına pişman olanların duygusu var içimde.Her sabah bir dişlinin arasında ezilmek için kalkıyorsun.Dişlinin yağı gibi o çarkın içinde kayıp,ezilip,bükülüp dönüyorsun.Fedakarlık yaptığına kendinin çok önemli olduğuna kendini inandırarak mutlu görünüyorsun.Sonunda elinde kalan buruşmuş,ezilmiş,pörsümüş,kokmuş solucan yemi ve bir avuç kemikten ibaret.
            Türk insanın en çok korktuğu sorular nelerdir diye sorsak? Cevap istisnasız NEDEN sorusudur derdim. Sorgulamak ayıptır,çocuklar sorgulamadan kabul edip itaat ettiklerinde ödüllendirilir ya da aferim alır.Hafif de başları okşanır.Bu yüzdendir kimbilir cevapları bu kadar zor buluşumuz,Kendi sarmalımızdan bir türlü kurtulamayıp,kendi girdabımızda dibe doğru çöküşümüz.Benim çocuğum yok olacağınıda sanmıyorum. Eğer olsaydı ona şunu söylerdim Önemli olan kendi mutluluğun,mutluluğun için elinden geleni yapmalısın ben mutsuz oluyorum diye vazgeçme sadece beni ikna etmek için çabala derdim.
          Konumuza dönelim en azından hayatımda birşeylerin ters gittiğinin farkındayım,Soru şu neden yaptım bunca zaman bunu kendime? Ya da sen neden yaptın?