7 Aralık 2015 Pazartesi

BELİRSİZLİKLER


         
              Herkesin hiç bir zaman tam olmayacak yaşam alanları var kendine oluşturduğu. Kocaman şehirlerde bile geçtiğimiz sokaklar aynı,bira aldığımız tekel aynı hatta yürüdüğümüz yolun tarafı bile aynı.Hal böyleyken insanların değişiklik yapmak için ihtiyac duydukları hareket enerjisi sabitlenmiş potansiyel enerji bu kadar yüksekteyken bir hayli fazla. Aranılan,ihtiyaç duyulan ama genellikle bulunamayan sınıfında. Kurulan düzen kolay kolay bozulmaz diye bir klişe hepimizin hayatının tam ortasında.

              El yordamıyla hayatı yaşamaya başlıyor insanoğlu,emekliyor adım atıyor,her bir adımda kendi yaşam alanına bir taş koyuyor zaman içinde bazılarının yaşam alanı labirentlerle örülü,kabul edelim bazı azınlığın kale gibi sağlam ama çoğunluğumuzun kağıttan kulelere benzeyen yaşamları,yaşanmışlıkları oluşuyor.Bozup tekrar yenisini daha güzelini yapmak yerine,çarpık kağıttan evlerimizi ters rüzgarlardan,sarsıntılardan korumak için olağan üstü çaba harcıyoruz.En azından ben kendi adıma söyleyebilirim,değişikliğe karşı direncime kendim bile şaşırıyorum.

              Düz mantıkla ele alırsak durumu.Bir insanın hayatını değiştirememesinin üç buçuk nedeni olabilir.
 
                              1. Hayatından son derece memnundur. (yersen)
                              2. Belirsizliklerden korkuyordur.
                              3. Ne istediğini bilmiyordur.
                              3,5.Çevresine bağlı hareket ediyordur.


               Hayatlarımız deterministik olsa basit regresyon analizlerindeki gibi her bir değişken arasında kesin bir ilişki olsa,başlangıç sabit olduğu için sonuç görülebilir olsaydı eğer yaşamın heyecanı kaçardı,hatta boku çıkardı.

               Sonuçlarına katlanma sorumluluğunu üzerimize alamamak belkide belirsizlikleri bu kadar korkunç yapan.Neticenin istenilen seviyede olmaması gösterilen çabanın harcanan enerjinin elde edilen kazancı kara dönüştürememe olasılığının yaratacağı üzüntüyü göze alamamak.Aslında tamda insanoğlunda beklenebilecek çıkarcı bir yaklaşım.

               Elde edilen bir evin bir arabanın verdiği konfor,yolun hep aynı tarafından yürümenin verdiği güven,tanıdık tekel bayinin birayı uzatırken ki samimiyeti, tembelce diğer yollarda var olduğu söylenen renkli kuşların ya da iki başlı ejderhaların görülmesini engelliyor.Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna da bahsettiği gibi karanlık bir kuyunun dibinde var olduğu bilinen bir ejderha ne olduğu bilinmemesinden daha az korkutucudur.
             
               Aslında şunu unutuyorsuz.Yapabiliriz,başarısız olabiliriz ama tekrar deneyebiliriz.Tekrar deneyebileceğimizi unutuyoruz. Her başarısız girişim belki popoya batan bir diken. Bunu göze alan insanlar sanırım poposundaki dikenlerle güzel manzaraları izleyebilen insanlar.Biraz daha yakından baksak imremdiğimiz o insanlara. Manzarıyı izlerken hafif yan ve ilişik oturduklarını görebiliriz belki.
              Sonuçta hiç kimsenin hayatı tam değil ve hiç bir zaman tam olmayacak. Önemli olan canımıza değmesi için ne kadar dikeni göze alabildiğimiz.
             

Not:Yukarıdaki maddelerden birini buçuk olarak aşağılama nedenim aslında içlerinde en önemsiz olarak gördüğüm ama çoğunluğumuzun bir numaralı bahanesi oluşudur.Annenin çocuğuna yaptığı fedekarlık hariç,diğer hiç bir fedakarlık türüne inanmıyorum.
               






             

2 yorum:

  1. Totomuza batan dikenlerden ben seviyorum. Sonunda o dikenler canimiza değiyor, dahası hayat yasanmaya değiyor. .

    Kaldirimin en tanıdık olanlari ve güvenli kuleler insanoglunun çabucak bağlandığı yaşam refleksleri. Fakat kaldırımlar bizden daha yavaş eskiyor. Şehirler bizi eskiciye satmali ay. Çok sıkıciyiz.

    Bir anonim sözü der ki; Belki elindeki tamir edilmiyordur. Yenisini yapman ve onu gelistirmen gerekiyordur.

    Yazıda ima ettiğin şeylere katılıyorum. (Tespit lafini kullanmiyim dedim)

    Ayrıca değişim, önce degismekte bayaa bi nazlandigimizi kabul etmekle başlayacak. Ve dünyayı da "hadi" demek kurtaracak.

    YanıtlaSil
  2. Mevcut durumu objektif olarak değerlendirme yetisi çoğumuzda yok maalesf en azında bende çoğu zaman yok bazen var. Beceriksizce söylemeye çalıştığım şey aslında elimizde oyuncağımızın tamir edilemediğini farkına farkmada zorlanıyoruz çoğu zaman.

    YanıtlaSil